56. Bölüm
Yollarına tam gaz devam ediyorlar! Jimmy Arfo'ya "Ne kadar kaldı Johto'ya?" diye sordu. Arfo, "Bunu sormaktan sıkılmadın mı hâlâ?" diye sordu. Jimmy cevap vermedi ve "Off" dedi. O sırada gökyüzünde devasal bir parlaklık oldu! Corey "Şuna bakın!" dedi. Bunlar efsane kuşlar! Moltres, Articuno ve Zapdos! Üstelik kendi aralarında kavga ediyorlar! Yeryüzüne de ağır hasarlar veriyorlar! Deli gibi... Kontrolden çıkmışlar tamamen... Arfo Articuno'ya el salladı, onu görmesini sağladı. Articuno onu görünce Arfo'ya doğru gagasıyla buz saldırısı yaptı. Jimmy onu ittirdi ve ikisi de yere düştüler. Jimmy "İyisin değil mi kuzen?" diye sordu. Arfo "Ohh! Neydi ama! İyiyim, teşekkürler." dedi. Sonra da kalkıp bir kayanın arkasına saklandılar...
Zapdos bir çığlık attıktan sonra kanatlarını çırparak bir girdap yarattı, Articuno ve Moltres de. Bir an dost olacaklar gibi gözüktü, ama bir şey için yapıyorlara benziyordu. Zapdos girdabın içinde Thunder yaptı, Articuno Blizzard, Moltres ise Flamethrower. Bu 3'lü girdabı kanatlarıyla bir yere yönlendirdikten sonra birbirlerine saldırmaya devam ettiler. "Bir şeyler yapmalıyız!" diye fısıldadı Jimmy. Arfo ise: "Boş ver, akışına bırak." dedi ve izlemeye devam etti. Bir anda Arfo'nun telefonu çaldı, bu sırada gök gürüldemeye başladı. Yağmur yağacak gibi olacakken Arfo telefonunu açtı, profesördü. "ALO ARFO! Çok kötü şeyler oluyor! Hemen bir şekilde Domino Şehri'ne gelin, yardımınıza ihtiyacım var! Senin, Corey'in ve kuzeninin!" dedi ve suratına kapattı.
Jimmy elindeki haritayı açtı ama rüzgarın etkisiyle uçup gitti. "Domino Şehri neresi!" diye bağırdı. Arfo "Bendeki haritadan bakalım" dedi ve çantasından harita çıkardı. Sıkı sıkı tuttu. Sonra da "Bu okulun olduğu şehir!" diye bağırdı ve "Hadi gidelim" dedi. Koşarak Domino'ya gittiler. Jacob ve Ratato sahiplerini sıkı sıkı tutuyordu, çünkü hava fırtınalıydı. Şehre geldiklerinde asistan onları karşıladı ve "Çabuk gelin!" diye seslendi. Arfo ve diğerleri koşarak yanına gittiler. Asistan hızlı ve çabuk adımlarla yer altında bir odaya götürdü onları. Profesör onları karşıladı ve "Sizinle bu kadar kısa sürede karşılaşmam çok iyi oldu" dedi.
Profesörün yanında bir de gözlüklü adam vardı. "Bu kim?" diye sordu Arfo, Profesör ise: "Şimdi bunlarla uğraşacak vaktimiz yok. Taşlar etkisini yitirmeye başladı. Şimdi her şeyi aktif etmeliyiz. Sahipsiz bütün Pokémonlar sinirlenecek, agresifleşecek ve saldıracak herkese. O 3 efsanevi kuş da o yüzden size saldırdı. Şimdi taşları alalım..." dedi ve elini çantasına götürdü ama bir anda duraksadı ve: "Hey! Taşları Pallet'te UNUTTUM!" dedi. Corey hiç bir şey anlamıyordu. Arfo ise: "Olamaz!" dedi. Profesörün yanındaki adam ise gözüğünü kaldırarak: "Ben giderim." dedi ve paltosunu giyip dışarı çıktı. Profesör arkasından baktı ve: "Çocuğunun kime çektiği belli." dedi. Profesör de o adam gelene kadar mekanizmayı kurmaya karar verdi, bir kaç şeyi fişe taktıktan sonra sekiz adet cam kavanoz çıkardı, ve de bir metal. Metalin üstüne cam kavanozları yapıştırdı, üstünü de deldi. N'aptığını kimse anlayamamıştı...
Arfo "Ama Pallet'ten gelinceye kadar en az iki hafta geçer Profesör." dedi. Profesör Arfo'ya döndü ve "Yeraltından yol geçişi yaptırdık. On beş dakikaya burada olur." dedi. Corey "O adam kimdi?" dedi. Profesör önündekilerle uğraştığı için cevap veremedi. Asistan "Şimdi işin sizinle olan kısmına geldik." dedi. Profesör, "Odada anlat" dedi. Asistan "Peki efendim." dedi ve kenardaki küçük harita odasına götürdü. Arfo "Evet?" diye sordu. Asistan "Biriniz kuşların olduğu bölgeye gidip iki tane kamera koymalı." dedi. Jimmy "Ben giderim" dedi. Arfo "Sen dur, Ratato'yla kendini koruyamazsın." dedi. Corey, "Ben gidebilirim. Takımım yeterince sağlam, kurtulabileceğim kadar." dedi. Asistan "Bu çok iyi" dedi ve iki farklı kamera verdi. Sonra da koyacağı yerleri iyice tarif etti. Corey başıyla onayladıktan sonra koşarak gitti.
Arfo arkasından gözlerini kısarak bakarken: "Başaramayacak..." diye mırıldandı. Corey giderken Jimmy de bir şeyler yapmak istiyordu. Asistan onları çağırdı, Jimmy Arfo'yu durdurdu ve: "Ben yapıcam. Sen profesöre yardım et." dedi ve koşarak içeri gidip kapıyı kapadı. Asistan: "Arfo nerde?" diye sordu. Jimmy kızarak: "Sen bırak şimdi Arfo'yu falan da ne yapacağımı söyle!" diye bağırdı. Asistan rahatlayarak: "Sakin ol, zor bir şey değil. Bunu söylemek yeni aklıma geldi açıkçası da neyse... Yapman gereken şey, içerideki bilgisayara geç ve ben burada bu işlerle uğraşırken Corey'in tuttuğu kameraya yerleştiğimiz alıcı ile Corey'i gözlemle. Onun başına bir şey gelmesini istemeyiz değil mi? Onun oraya vardığını görünce, bilgisayarda göreceğin siyah tuşa bas, kameraya geçecek her şey. Ondan sonra, kuşların yaptığı her hareketi teker teker tanımla bir yazı dosyası açarak. Anladın mı?" dedi. Jimmy ise gülerek: "Bebek işi!" dedi.
Arfo sandalyeye oturdu ve etrafa bakındı. Jacob da masanın üzerinde çoktan uyumuştu bile. Arfo onu uyandırmadan sessizce odadan çıktı. Profesör "Kaloriferleri yakın" komutu verdi. Üst kattan gelen üç görevli koşarak kaloriferlere yakacak attılar. Arfo Jimmy'nin yanına geldi ve onun neler yaptığını izlemeye başladı. Birkaç kez esnedikten sonra Profesör "Sen iyi misin Arfo?" diye sordu. Arfo "Evet?" dedi ancak maskesinden esnediği anlaşılmıyordu bile... Ardından Profesör Jimmy'ye seslenerek "Corey'den ne haber?" dedi. Jimmy "Şimdi geldi. Kameraları yerleştiriyor." dedi. Profesör, "Siyah butona bas." dedi. Jimmy de siyah butona bastı. Ekran şimdi Corey'i değil, elinde tuttuğu kameraları gösteriyordu.
Bir anda kulaklıktan bir ses duydu Jimmy ve bağırdı: "BİR ŞEYLER OLUYOR!" diye. Arfo hemen kameraya baktı, Corey düşmüştü ve efsanevi kuşlar onun etrafında toplanmıştı. Arfo: "Ona bakmaya gidiyorum!" dedi ve dışarı doğru koştu. Jimmy yine tek başına kalmıştı ama bilgisayar başında kalmak hoşuna gidiyordu. 10 dakika sonra efsanevi kuşlar Corey'in etrafında oturmuş, gözlerini kapatmışlardı. Jimmy anlamıyordu. O sırada Arfo da geldi ve bütün Pokémonlarını çıkardı, Pokémonları onlarla ilgilenirken Corey'i kucakladığı gibi koşmaya başladı. O sırada Corey uyandı, hemen fırladı ve o da aynı şekilde Pokémonlarını çıkardı, ve kaçmaya devam ettiler. En sonunda tekrar oraya varıp içeri girdiler ama bu sefer kuşlar oranın tepesinde geziyorlardı...
Bir anda kulaklıktan bir ses duydu Jimmy ve bağırdı: "BİR ŞEYLER OLUYOR!" diye. Arfo hemen kameraya baktı, Corey düşmüştü ve efsanevi kuşlar onun etrafında toplanmıştı. Arfo: "Ona bakmaya gidiyorum!" dedi ve dışarı doğru koştu. Jimmy yine tek başına kalmıştı ama bilgisayar başında kalmak hoşuna gidiyordu. 10 dakika sonra efsanevi kuşlar Corey'in etrafında oturmuş, gözlerini kapatmışlardı. Jimmy anlamıyordu. O sırada Arfo da geldi ve bütün Pokémonlarını çıkardı, Pokémonları onlarla ilgilenirken Corey'i kucakladığı gibi koşmaya başladı. O sırada Corey uyandı, hemen fırladı ve o da aynı şekilde Pokémonlarını çıkardı, ve kaçmaya devam ettiler. En sonunda tekrar bir kulübeye girip içeride beklemeye başladılar ama bu sefer kuşlar oranın tepesinde geziyorlardı...
Arfo Corey'i kaldırdı. Jacob hariç tüm Pokémon'ları geri çağırdı. Corey de tüm Pokémon'larını çağırdı. Arfo "3 deyince koşarak çıkıcaz ve ağaçların altından şehre gidicez." dedi. Corey, "Ama yağmurlu. Ayağımız kayıp düşersek ne yaparız!" dedi. Arfo "Sorun yok" dedi. Sonra da dışarı çıkıp koşmaya başladılar. Ağaçların altından gittikleri için kuşların onları izlemesi epey zor oluyordu. En sonunda şehre vardılar ve laboratuara girdiler. Mike "Aferin, kameralar hiç sorunsuz çalışıyor. Kuşlar da şimdi gelirler." dedi. Corey "Arfo olmasa yapamazdım" dedi gülümseyerek. Sonra da Mike önündeki işe döndü.
Jimmy bilgisayardan izlemeye devam ediyordu, ama bir kişiinin kameralardan birini alıp kaçtığını gördü. Hemen kamerayı alıp paltosunun içine koydu ve koşmaya başladı, sadece nefes alış verişleri duyuluyordu. Jimmy korkudan sandalyeden düştü ve koşarak diğerlerinin yanına gidip olanı anlattı. Profesör şaşırdı ve diğer profesörü gönderdi, o giyinirken, "Bana kısaca Elm diyin." dedi diğerlerine ve çıktı dışarıya. Arfo ise: "Biz de Corey'le gitmek isterdik ama... Biliyorsunuz, daha yeni geldik ve çok yorgunuz." dedi. Profesör ise: "Zaten sizi gönderemeyiz. Daha çocuksunuz, ya o katilse?" dedi. Corey bir an korktu. Bu sırada Elm de gizli gizli ilerliyordu. O adamı hiç bir yerde görememişti. En sonunda Elm bir anda kendi kendine havalanmaya başladı ve ağaca çarptı. Elm gözlerini yavaşça açtığında paltolu kişiyi görmüştü! Adam hemen kamerayı çıkardı ve ortadan iki ye böldü. Elm ise korkudan donup kalmıştı!
Elm gözlerini laboratuarda açtı. Jimmy "Profesör! Uyandı." dedi. Profesör Elm'in başına geldi ve "Ne oldu? Ne gördün?" dedi. Elm başını kaldırdı ve "Hatırlamıyorum, ne oldu ki?" dedi. Mike kırık kamerayı gösterdi. Elm "Evet! Hatırlıyorum! O efsanelerden biri olmalı. Kuşlardan ayrı... Mor renk. Ve.. İnsan gibi görüntüsü var. Johto'dan değil ama." dedi. Mike iki Pokémon resmi gösterdi. "Bunlardan biri mi?" diye sordu. Mike "Evet! O sağ taraftaki" dedi parmağıyla işaret ederek. Mike "Bu Mewtwo... Anlaşılan yabani Pokémon'ların Dünya'ya saldırmasından yana... O öyle olsa da, soldaki. Yani Mew, o bizden yana olmalı..." dedi. Söyledikleri Arfo, Jimmy ve Corey için çok karışıktı. Sonra "Herkes işinin başına dönsün." dedi. Jimmy, "Peki kameralar ne olacak?" diye sordu. Mike "Kameralardan başka bir çözüm yolu bulmalıyız. Kameralar yeterli çare değil." dedi.
Profesör bağırdı: "Yetti artık! Uğraşamayacağım öyle şeylerle!" dedi ve Elm'in elinden zorla taşları alıp deli gibi fırlatmaya başladı. Sıra sıra alıp cam kavanozların içine yerleştirdi, sonra sinirle kahkaha attı ve: "İşte, şimdi bize saldırmak neymiş göreceksiniz!" diye bağırdı. Elm ise: "Yapmasın profesör! Bize zarar gelebilir!" dedi. Mike dinlemedi ve düğmeye bastı, tam cam kavanozlardan enerjiler yavaş yavaş tek kürede toplanırken kapı kendi kendine kırıldı ve içeri kuşlar girdi. Aynı anda bağırdıktan sonra Articuno Ice Beam yaptı makineye ve taşlar fırladı, ama kırılmadı. Arfo da bu sırada 8 adet taşı toplayıp bir yere sakladı, Moltres labratuara Flamethrower yaptı ve kaçtılar, yağmur da bastırmıştı ve korkuyorlardı. Arfo güçlükle cebinden bir Pokéball fırlattı, şans eseri Horsea çıktı. Corey de Golduck gönderdi, Mike ve Jimmy ise sadece bekledi... Elm gülümsedi ve: "Git Totodile!" dedi. Herkes hayretle bakarken Elm mırıldandı, "Bunu sana verecektim oğlum, ama bunu yapmam zorunlu." dedi. 3 Pokémon birden ateşe karşı su püskürtmeye başladılar.
Su Pokémon'ları yangın çok fazla büyümeden yangını söndürdüler. Ancak içerideki hiçbir alet ve eşya sağlam kalmamıştı. Mike "Dünya'nın sonu geldi... O taşlar olmadan olmaz!" dedi. Arfo "O kadar emin olmayın Profesör" dedi gülerek ve cebindeki taşları çıkardı. "Bakın, bunları yanıma almıştım." dedi. Mike "Aferin Arfo. Bunun için seni ödüllendiricem, ileride mutlaka hatırlat." dedi. Arfo sevindi. Sonra da Elm'e dönüp "Elimizde alet kalmadığına göre... Bunları nasıl sakinleştireceğiz? Ayrıca laboratuarımız da yok..." dedi. Elm biraz düşündü ve "Hani köpekler ve diğerleri için, Johto efsaneleri için benim bir aletim vardı... En iyisi onu getirelim. Hem Kanto hem Johto için kullanırız." dedi. Mike "Riskli ama başka çaremiz yok..." dedi. Arfo "Peki ya laboratuarı ne yapacağız? Burası bir işimize yaramaz artık." dedi. Mike "Dış mekanda bir laboratuar kuracağız her halde." dedi. Arfo güldü ve "Ama bu imkânsız. Hava koşulları... Ayrıca görüyorsunuz, dış alanda çok çabuk yerle bir oluruz ve diğer makine de elden gider. Başka bir çözüm bulmalıyız" dedi. Mike "Haklı" dedi.
Bölüm Sonu |